Kendisini ve Takımını Tüketmek İstemeyen Lider… 🤫

MSAHIN
7 min readDec 10, 2022
Photo by Gadiel Lazcano on Unsplash

Selam, bu içeriği liderlere hitap edecek şekilde kaleme aldım. Özeleştiri var, sarkastik bir dil yok, yazarken de eğlenmedim. Neden tükeniriz, nasıl tükenmeye karşı koyarız ? Tecrübe ve gözlemlerimin çıktısı burada.

Önce liderlik tanımıyla başlayalım, aynı şey mi geliyor aklımıza ?

Liderler, yöneticiler ve çalışanlar arasında bir arabirim katmanı gibidir. Aslında tampon (buffer) daha yerinde bir tabir. Dışarıdan (yönetim veya müşteri) ve içeriden (çalışan) gelen aksiyonları gözler, planlar ve işler. Dışarı ve içeri arasındaki iletişimi en doğru şekilde sürdürebileceği protokolü bilir. İki yönlü serviste bulunur ve genelde içeriyi optimum şekilde “iş-letmeden” sorumlu bir katmandır.

Bazen gereğinden fazla doldurulmuş, köpürmüş ve taşmış bir bira bardağı (buffer overflow) gibidir, pazarlığı değil uzlaşmayı inşa etmeye çalışan bir (key contact) kilit isimdir. Olaylara iki perspektiften (çalışan x işveren) yaklaşmaları ve süreç iyileştirmeleri yapmaları gerekir. Tarafsız değildir. Daima “çalış-andan” taraftır, çalışanın mutluluğunu ve şirket içi huzuru gözetir.

Suçlu arayan bir dedektif, kınayan bir idareci, yargılayan bir otorite değil; eksiklikleri ve yanlışlıkları tespit eden, ajanda tutan, planlayan ve aksiyon alan arabulucu bir geliştiricidir.

Yavaşla ve anda kal.

Photo by Lachlan Gowen on Unsplash

Tükenmenin en yaygın sebebini açıklıyorum. Omzuna gereğinden fazla yük yüklemiş olman, kendini ispat etmeye çalışman ve beraberinde kaybolan özel hayat, iş hayatı dengen. Bu seni yüceltmez ve genelde beyhude bir çabadır. Çünkü gereğinden fazla çalışmayı hakkıyla yerine getirmen de bu esnada takım ile ilgilenmen de hiç mümkün değil.

Bir görevi üzerine alma motivasyonun pek çok parametreye dayanabilir. Örneğin en hızlı bitirecek kişinin sen olması, görevin kritik olması gibi. Peki ya diğer parametreleri ne kadar düşündün? Takımdaki bu işe en yatkın arkadaşlarının da inisiyatif alması gerekiyor. Onlara güvendiğinde ve sorumluluk aldıklarında tahmin ettiğinden çok daha fazlasını ortaya koyabilirler, şaşıracaksın.

Kaldı ki, verimlilik, aciliyet gibi sebeplerden ötürü görevin başkasına atanmasının hala mümkün olmadığına inanıyorsan iki sorum var.

  1. Bu sürdürülebilir bir iş modeli mi?
  2. Bireysel olarak günü kurtaran “idareci“ misin, takımca hızlanmayı benimsemiş bir mühendis mi?

Kaldır kafanı.

Photo by Hello I'm Nik on Unsplash

İletişim sadece toplantı, sunum, aktarım yapmaktan ibaret değil. İnsanlar hal ve hareketleriyle, iş yapış biçimleriyle, duygu-durum düşünceleriyle de pek çok mesaj yayarlar etrafa -çoğu zaman farkında olmasalar bile-.

İyi bir gözlemci olman gerekiyor. Bunun yolu da teknik detayların (kodlama, hata tespit, yama, yeni özellik) dozunu azaltarak zihnini temizlemekten geçiyor.

Daha az kodla, daha az yama yap, daha az test et.

Eğer takıma problemleri ve çözümleri daha temiz ve hızlıca açıklayabilirsen daha iyi işler çıkarılmasının önünü açabilirsin. Kod inceleme (code review) yaparak her şeyin yolunda olup olmadığını da teyit etmen daima mümkün. Ayrıca dokümantasyon ve test süreçlerinde tedbiri elden bırakacağını kim söyledi ?

Daha çok düşün/tasarla, daha çok açıkla/dokümante et, daha çok fikir/öneri sun.

Özetle delege edin. Yapılması gerekeni en basit haliyle ve optimum yöntemlerle belirtin, beklentinizi temiz şekilde ifade edin. Teknik detay yükünden kurtulun ve takıma güvenin. Yapılan işin kalitesine odaklanın.

Kesme, bu işin fıtratında var.

Photo by Glenn Carstens-Peters on Unsplash

Muhakkak gün içerisinde bir işe odaklanmışken defalarca soru sormaya ve geri bildirim vermeye gelen ekip arkadaşların olacak. Özellikle şirkette çalışılıyorsa bundan kaçış yok. Bazen gerçekten sinirli ve stresli olabilirsin ve tek istediğin görevi bir an önce tamamlamak olabilir.

Unutma ki ekip arkadaşların da ekibi ekip yapan yegane unsurlar. Bazen sorular veya geri bildirimler her ne kadar önemsiz veya mantıksız gözükürse gözüksün daima nazik ol, vakit ayır, sorularını detaylandır. Eğer ekstrem bir durum yoksa birinci önceliğin ekip çalışmasını idame ettirmek olmalı. Yanına herhangi bir sebepten gelen insanları hoşgörüyle karşılıyor olmak, bölünmene rağmen uzun vadede takıma daha çok fayda sağlayacaktır.

Çünkü takımın çıktısı, senin çıktın.

Mesai öncesi mesai şart.

Photo by Avi Richards on Unsplash

Günlük rutin toplantılarınızı yapmadan önce iş ile ilgili kimin hangi konu üzerinde çalıştığını hatırlaman gerekiyor. Gelecek görevleri kimlere ataman gerektiğini önceden düşünmeli ve hazır olarak mesaiye gelmelisin. Aksi takdirde günlük rutin toplantılarınız gerektiği kadar verimli geçmeyebilir.

Elbette görevleri eşleştirme konusunda takım arkadaşlarını da karar verici olarak göz önünde bulundurmak, rızalarını almak ve bu sayede çalışmayı benimsemelerini sağlamak iyi bir fikir.

Doğru görevin/problemin doğru kişiyle eşleşmesi görevlerin verimli şekilde eritilmesini ve aynı zamanda ekibin de geliştirilmesini sağlar.

Yürümüyorsa itekleme.

Photo by Headway on Unsplash

İnsanları çalışmaya veya işlerini bitirmesini sağlamaya itmek (zorlamak) daima kötü sonuçlanır. İnsanlar itildiğinde stresli olacaklarından hata yapmaya oldukça müsait hale gelirler. Üstelik bu negatiflik ve baskı ortamı şirket içi iklime de zarar verir.

Öte yandan kısa periyotlarda sürekli olarak “ne yaptın?”, “ne kadar çalıştın?” gibi sorgulamalar da ekip üyesi tarafından itici algılanacaktır. Bu durum ekibin nefretini kazanmanın en kolay yoludur.

Ayrıca üslubunuz ve okunacak olan niyetiniz de oldukça kıymetli. Mesela ekip üyesi geri bildirim vermiyorsa siz ne kadar zamanda bir yoklama yapmalısınız? Bu tamamen sizin o görev için öngörünüze bağlı bir tahminleme fakat daha önemlisi “yoklamayı nasıl yapacak olduğunuz”.

- İşi hala tamamlamadın mı?

Bu cümlenin kimseye faydası yok, hiçbir koşulda.

İlerlemeni engelleyecek, çözmemiz gereken veya yardımcı olabileceğim bir şey var mı?

Evet, ikincisi çok daha sağduyulu bir yaklaşım. Meali şöyle “engelle karşılaşmış olmanı gayet normal karşılıyorum ve çözüm için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım! Problem neyse onu çözme kısmına dahil olmak istiyorum.”

İkinci cümleyi kurmalısın, çünkü muhtemelen en ideal çözümü ve o engelin nasıl aşılacağını sen biliyorsun. Veya o engeli aşmasını sağlamak için asiste edecek bir başkasını tanıyorsun. Bu işin hiçbir yerinde bireysellik olmadığını herhalde daha çok tekrarlamaya gerek yok.

Sevilmeyen adam*

Photo by Scott Broome on Unsplash

Kesinlikle teşekkürlerin ve tebriklerin cimrisi olma. Emir kipinde konuşmaları erişemeyeceğin bir yere kaldır. Doğru ve yerinde takdir mesajı çoğu zaman tükenmenin ilacı olacaktır. Tatlı dil, güler yüz, tevazu ve anlayış iş yerini ve günü güzelleştirmeye yeter.

Ama…

İnsan(çalışan) psikolojisini bir düşün. İş buyuran, işin takibini yapan, sonuçlara bakıp revizyon veren bir insanın daima sevilmesi ne kadar gerçekçi? Rol gerçekten iki ara bir derede konumlandırılıyor ve kötü/yetersiz görünmene çok müsait. Bazen en sevilmeyen kişi sen olacaksın. İşte o zaman derin bir nefes alıp çok da şey yapmamak(!) lazım.

* : “Sevilmeyen” kelimesi erkeklere daha çok yakışıyor diye “adam” ile tamladım.

Yangın* çıktığında…

Photo by Samson on Unsplash

Keşke çıkmasa, ama çıkmakta, hem yine çıkacak. Her ne kadar önlem alırsan al, ne kadar deneyim sahibi olursan ol. Yangın ihtimalini bu denkleme eklemek zorundasın. Ondan kaçamaz veya onu yok edemezsin. Onu azaltabilirsin, kontrol altında tutabilirsin, onunla yaşamayı öğrenmelisin.

Yangın çıkmaması için ve yangın anında en hızlı ve doğru müdahaleyi yapabilmek için sizin sorumluluğunuzda olan pek çok mesele var.

Müşteri/yönetici ile irtibatta yapılacak bir iş için termin süresini belirleme konusunda hiçbir zaman cimri** davranmamalısın.

Ekipçe yaptığınız işten nefret etmek, sinir stres sahibi olmak istiyorsanız ona bir şey diyemem.

Müşteri/yönetici’nin istekleri için henüz ekibe danışmadan teslim tarihi taahhüt etmemelisin.

Bir iş için zaman/maliyet (insan/saat) tahminlemesi yaparken yıllık izinler, tatil planları, hastalık ve bilumum ekstrem durumları da hesaba katmalısın.

Bir iş için ayırdığın süre artmıyorsa yetmeyecektir.

Tüm bunlara rağmen yangın çıktı? O halde takımın bu alanda sağduyulu ve sakin şekilde acil durum planlarını işletmesini sağlamak çok mühim. Yangın esnasında suçlu aramak veya günah keçisi ilan etmek yangını daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz. Başarı da başarısızlık da ekip işidir ve yapılan işin çıktısından tüm ekip sorumludur.

*yangın : kaos, beklenmedik bir hata, kötürüm bir müşteri geri bildirimi, kriz anı.

**cimri : işin hakettiğinden daha az sürede yapılacağını öngören veya ucu ucuna yetişecek şekilde zaman planlaması yapan kimse.

Kullandığı teknolojilere hakim olması, takımı koordine etmek için önemli olsa da takım liderliği proje hakkında ulvi düzeyde teknik bilgi sahibi olunması gereken ya da her türlü problemi kısa sürede çözebilmeyi taahhüt eden (guru veya pir gibi) bir kurum değildir. Yönetim ile mühendisler arasındaki iletişim boşluğunu doldurmaya çalışan ve iki tarafa da rehberlik eden, iki tarafı da olası süprizlerden koruyan bir sorumluluktur.

Özetin özeti, al götür.

  • Teknik detaylardan kurtulmak için delege edin, takıma güvenin.
  • Olmuyorsa zorlamayın, suçlu da aramayın.
  • İyi bir gözlemci olun, takımın size anlatacaklarını dinleyin.
  • Daima nazik olun ve kalp kırmayın.
  • İhtiyatlı ve soğukkanlı olun.
  • Çıktılardan tüm ekibin sorumlu olduğunu benimseyin ve benimsetin.
  • Guru olmak zorunda değilsin.

Herkese kolaylıklar dilerim, vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz merak ediyorum ?

Youtube’da teknoloji, motivasyon ve iş dünyası gibi alanlarda içerik üretiyorum. Oynatma listelerime göz atabilir ve ücretsiz abone olabilirsin.

--

--